ZAYİ OLAN KIYMETLİ EVRAKIN HUKUKİ AKIBETİ VE İPTALİ TALEBİ

ZAYİ OLAN KIYMETLİ EVRAKIN HUKUKİ AKIBETİ VE İPTALİ TALEBİ

I. Giriş: Kıymetli Evrakın Zayi Olması ve Hukuki Sorun

Ticari ilişkilerin hız ve güven temelli sürdürülebilmesi açısından vazgeçilmez nitelikte olan kıymetli evraklar, taşıdıkları hak ile belgeyi ayrılmaz bir bütün haline getirir. Bu özelliği nedeniyle senetlerin (çek, bono, poliçe vb.) fiziki varlığını yitirmesi durumunda, ilgili hakkın ileri sürülmesi de önemli ölçüde zora girer. Evrakın kaybolması, çalınması, yanması, yıpranarak okunamaz hale gelmesi gibi durumlar, zayi hali olarak kabul edilmekte olup; bu hallerde senet hamilinin hukuki menfaatini korumak amacıyla Türk Ticaret Kanunu özel bir dava yolu öngörmüştür.

Kıymetli evrakın zayi olması, borcun sona ermesi sonucunu doğurmaz. Ancak hakkın ileri sürülmesini fiilen engelleyen bu durum karşısında, senedin iptali yoluyla hamilin korunması amaçlanır. Bu bağlamda hukuk sistemimizde, senetlerin zayi olması halinde hem geçici koruma tedbirleri hem de kalıcı bir çözüm olarak iptal davası düzenlenmiştir.

II. Zayi Durumunda Geçici Koruma: Ödeme Yasağı Kararı

Senet hamilinin rızası dışında evrakın elden çıkması durumunda, ilk yapılması gereken şey, borçlunun (veya çeklerde muhatap bankanın) korumasını sağlamak üzere mahkemeden ödeme yasağı kararı talep etmektir. Bu karar ile senedi haksız şekilde ele geçiren kişinin borçludan ödeme almasının önüne geçilir.

Türk Ticaret Kanunu madde 757’ye göre, mahkeme ödeme yasağı kararı ile birlikte borçlunun ödeme yapacağı yeri de belirleyerek bedelin tevdiine izin verebilir. Bu hüküm hem borçlunun sorumluluktan kurtulmasını sağlar hem de gerçek hak sahibinin korunmasına olanak tanır. Senedin ileride ortaya çıkması halinde, mahkeme belirlediği süre içinde istirdat davası açılmasına da imkân tanır.

Yargıtay içtihatlarına göre, ödeme yasağı kararı alınırken davacının iddialarını inandırıcı biçimde destekleyen belge ve bilgiler sunması yeterlidir. Mutlak ispat aranmaz; aksi takdirde yasa koyucunun koruma amacına ulaşılması fiilen imkânsız hale gelir.

III. Kalıcı Çözüm: Kıymetli Evrakın İptali Davası

Zayi olan senetlerin mahkeme kararıyla geçersiz hale getirilmesi için açılan iptal davası, Türk Ticaret Kanunu’nun 651 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu dava türü, niteliği gereği hasımsız olarak açılır. Ancak davaya konu senet daha sonra bir başkası tarafından ibraz edilirse, ilgili kişi istirdat davası yoluyla sürece taraf olur.

Davanın kabulü için şu unsurların varlığı aranır:

– Senedin gerçekten zayi olması,
– Zayi olmasına rağmen senette yer alan hakkın varlığını sürdürmesi,
– Davacının senet üzerinde hak sahibi olduğunu gösterebilmesi,
– Mahkeme nezdinde sunulan delillerin senedin zayi olduğuna makul bir kanaat oluşturması.

İptal davası açıldıktan sonra, mahkeme senedin iptaline geçmeden önce ilân süreci başlatır. Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi gibi mecralarda yapılan bu ilânlar yoluyla senedi elinde bulunduranların ortaya çıkması hedeflenir. Üç ilân yapılmasına rağmen senet ibraz edilmezse, mahkeme iptal kararı verir.

Ancak bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Senedin gerçek sahibi sonradan ortaya çıkarsa, mahkemeden iptal kararının kaldırılmasını isteyebilir. Bu esneklik, iyi niyetli hak sahiplerinin mağduriyetini önleme amacı taşır.

IV. Zayi Hâlinde Senedin Geri Alınması: İstirdat Davası

Eğer senedi elinde bulunduran kişi biliniyorsa ve hamil senedin rızası dışında elden çıktığını iddia ediyorsa, doğrudan bu kişiye karşı istirdat davası açılarak senedin iadesi talep edilebilir. Bu dava türü, zayi nedeniyle iptal kararı almaya gerek bırakmadan senedin doğrudan geri alınmasını sağlar.

Ancak TTK m.792 uyarınca, davacının yalnızca hakkını ispat etmesi yeterli değildir; aynı zamanda senedi elinde bulunduran kişinin kötü niyetli olduğunu veya ağır kusurlu şekilde senedi edindiğini de ispatlaması gerekir. Bu ispat yükü davacıya aittir ve Yargıtay kararları da bu hususu açıkça teyit etmektedir.

İstirdat davası sonucunda verilen karar, maddi anlamda kesin hüküm doğurur ve senedin gerçek sahibi mahkemece belirlenmiş olur.

V. Sonuç: Hak Kayıplarının Önlenmesi İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kıymetli evrakın zayi olması halinde, ilgili hakkın ortadan kalkmadığı; fakat ileri sürülmesinin güçleştiği unutulmamalıdır. Bu nedenle;

– Derhal ödeme yasağı kararı alınmalı,
– Zayi hali detaylı biçimde belgelenmeli,
– Uygun koşullarda iptal ya da istirdat davası açılmalı,
– Süreler ve ilan yükümlülükleri titizlikle takip edilmelidir.

Her dava türü kendine özgü şekil şartları ve ispat yükleri barındırdığından, bu süreçlerin tecrübeli bir hukukçu rehberliğinde yürütülmesi, telafisi güç hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşır.