İŞE İADE DAVASI SONRASI HUKUKİ SÜREÇ
İşe iade davası, işçinin feshin geçersizliğini ve işe iadesini talep ettiği bir tespit davasıdır. Bu dava neticesinde mahkeme, feshin geçersizliğine ve işçinin işe iadesine karar verirse, bu karar tek başına işe dönüşü sağlamaz. İşçinin ayrıca işverene başvuru yapması gerekir. Bu aşamadan sonra belirli süreler ve haklar devreye girer.
Kararın Kesinleşmesi ve İşverene Başvuru Süresi
İlgili hüküm: 4857 sayılı İş Kanunu m.21
- İşe iade kararının kesinleşmesinden itibaren 10 iş günü içinde işçi, işverene yazılı olarak işe başlamak istediğini bildirmelidir.
- Bu başvuru ihtarname yoluyla yapılmalı, noter veya iadeli taahhütlü mektup ile gönderilerek yazılı ve ispatlanabilir şekilde gerçekleştirilmelidir.
- Başvuru tarihi, noter veya PTT gönderi alındı belgesiyle ispatlanabilir olmalıdır.
İşverenin Cevap Süresi ve Davranışı
- İşveren, işçinin başvurusunu aldığı tarihten itibaren 1 ay içinde işçiyi işe başlatmak zorundadır.
- İşveren bu süre içinde işçiyi çağırmaz ya da işe başlatmazsa, mahkeme kararında belirlenen işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretini ödemek zorundadır.
Boşta Geçen Süre Ücreti ve İşe Başlatmama Tazminatı
İlgili hüküm: 4857 sayılı Kanun m.21
- İşçinin başvurusu üzerine işveren işe başlatmazsa:
- En fazla 4 aya kadar boşta geçen süre ücreti
- Mahkeme tarafından belirlenen ve en az 4, en fazla 8 aylık brüt ücret tutarında işe başlatmama tazminatı
işçiye ödenir.
- Bu tutarlar, işe başlatmama iradesinin açıkça ortaya konulduğu tarihte muaccel olur.
Gerçekte Var Olmayan veya Yanıltıcı İşe Davet
İşverenin, işe iade kararının sonuçlarından kurtulmak amacıyla işçiyi fiilen var olmayan bir pozisyona ya da daha önce yürüttüğü işle ilgisi olmayan, objektif olarak kabul edilemeyecek nitelikte bir göreve çağırması, Yargıtay içtihatlarında “işe başlatmama” olarak değerlendirilir. Bu gibi durumlarda işveren, yalnızca şeklen işe çağrı yapmış olmakta; ancak gerçekte işe başlatma iradesi bulunmamaktadır. Özellikle işçiye daha önce çalıştığı yerden çok uzak bir lokasyonda, eğitimi ve deneyimiyle ilgisi olmayan ya da iş sağlığı ve güvenliği açısından riskli görevler teklif edilmesi durumunda, bu tür çağrılar samimi ve dürüst davranma borcuna aykırıdır.
Bu nedenle, mahkemece hükmedilen işe iade kararının uygulanması sürecinde işverenin gerçek ve samimi bir şekilde işçiyi mevcut bir pozisyona davet etmesi; aksi halde işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti ödeme yükümlülüğünün doğacağı kabul edilmelidir.
İşe Başlatma Davetine Uymanın Etkisi
- İşveren işçiyi 1 ay içinde işe çağırırsa, işçinin bu çağrıya makul bir sürede icabet etmesi gerekir.
- İşçinin mazeretsiz şekilde işe başlamaması, işe iade kararının sonuçlarını bertaraf eder ve işveren açısından işe başlatmama tazminatı yükümlülüğü doğurmaz.
İşverence Yeni Bir Fesih Yapılabilir mi?
- İşe iade başvurusu üzerine işveren işçiyi işe başlatsa dahi,
- Yasal nedenlerle yeni bir fesih işlemi yapılabilir.
- Ancak bu fesih, önceki geçersiz feshi ortadan kaldırmaz ve tazminatları ortadan kaldırmaz.
- Yeni fesihte geçerli sebep gösterilmesi gerekir, aksi halde yine işe iade davasına konu olabilir.
Fesih Tarihi Ne Zaman Kabul Edilir?
- İlk fesih, mahkemece geçersiz sayıldığından, işe iade başvurusuna rağmen işe başlatılmama halinde,
- Fiilen işe başlatılmama tarihi, yeni bir fesih tarihi sayılır.
İcra Takibi ve Dava Süreci
- İşverenin işe başlatmama halinde ödemesi gereken tazminatlar ve ücretler için işçi,
- Doğrudan icra takibi başlatabilir
- Ayrıca tespit edilen alacaklar için alacak davası da açılabilir.
- İşe iade davası sırasında bu tazminatlara ilişkin hesaplama yapılmamışsa, ayrıca tespit ve tahsil davası açılabilir.
Örnek Yargıtay Kararı
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2022/4307 K. 2022/5784 T. 11.5.2022
Somut olayda, işverence işçilere servis tahsis edildiği anlaşılmakta olup, Mahkemece bu servis yardımının parasal değeri boşta geçen süre ücretine ilave edilmiştir. Ancak işçinin fiilen çalışmadığı dört aylık dönemde servis ile işe götürülüp getirilmesi söz konusu olmayacağından bu halde işçinin pozitif manada bir gelir kaybı olmadığı gibi, tasarruf edemediği yahut malvarlığından eksilen bir miktar da bulunmamaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, aynı durum yemek yardımı için söz konusu değildir. İşverence işyerinde işçilere yemek verilmesi halinde, işçinin dört aylık boşta geçirdiği süre içinde bu yemek yardımından yararlanması mümkün olamayacaktır. Bu durumda işçi, dört aylık zaman dilimindeki yemek ihtiyacını kendi maddi imkanları ile sağlamak, yemek yardımının eksilmesi ile oluşan boşluğu kendisi ikame etmek zorundadır. Oysa işçi, fiilen işe gitmediği takdirde, herhangi bir gelir kaybı olmadığı gibi, yararlanamadığı yol yardımını ikame edecek bir harcama yapmak zorunda da değildir. Bu itibarla somut olayda, işverence sağlanan servis yardımının parasal karşılığının boşta geçen süre ücretine ilave edilmesi isabetli olmayıp, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2017/18305 K. 2019/10306 T. 8.5.2019
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini (1) ay içinde işçiye bildirmesi gerekir. Tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde, bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa dahi, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 Sayılı Kanun’un 56. maddesinin son fıkrasındaki izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.