GARANTİ SÖZLEŞMESİ

GARANTİ SÖZLEŞMESİ

Garanti sözleşmesi; garanti verenin garanti alanı belli bir hareket tarzına sevk etmek ve teşvik etmek yahut sadece onun bir alacağını temin etmek amacıyla bir sonucu garanti ettiği, işbu sonucun gerçekleşmemesi riskini kısmen veya tamamen üzerine aldığı ve söz konusu riskin gerçekleşmesi halinde zararı karşılamayı ve belirli bir miktar tutarı ödemeyi yahut başkaca bir edimi ifa etmeyi taahhüt ettiği asli ve bağımsız nitelikte sözleşmedir.

Garanti sözleşmesinde rizikodan bahsedebilmek için, garanti alanın zarara uğraması şart değildir. Zarara uğramadığı halde, ümit ettiği ekonomik yarara ulaşamayan garanti alan açısından da riziko gerçekleşmiş olabilir.

Garanti sözleşmesinde ‘’garanti veren/garantör’’ ve ‘’garanti alan’’ olmak üzere iki taraf var gibi görünmekte ise de garanti sözleşmesi tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.

Garanti sözleşmelerinin kefaletten farkı; asli ve bağımsız bir borç doğuruyor olmasıdır. Yani kefalet feri nitelikte olduğundan asıl borcun sona ermesi halinde kefalette sona ermekte, yine kefil asıl borçlunun kullanacağı defi ve itirazlardan faydalanabilmektedir.

Ancak garanti sözleşmeleri asıl borçtan bağımsız ve yine garanti sözleşmesini imzalayan garantör bu sebeple asıl borçlunun kullanacağı defi ve itirazlardan faydalanamamaktadır.

Garanti sözleşmelerinde garanti verenin iki amacı bulunmaktadır:

  1. Belli bir hareket tarzına sevk ve teşvik etmek.
  2. Sadece bir alacağı temin etmek.

Garanti sözleşmeleri tüzel kişiler veya gerçek kişiler tarafından imzalanabilmektedir.

Garanti sözleşmesi, kefalet benzeri garanti sözleşmesi ve saf garanti sözleşmesi olmak üzere iki türü de mevcuttur.

  1. Kefalet benzeri garanti sözleşmesinde, amaç alacağın temini olup garanti verilen risk borcun ifa edilmemesidir. Bu sözleşme türünde garantör, asıl borçlunun ödememe halini teminat altına alarak borcun ifa edilmemesi yahut gereği gibi ifa edilmemesi halinde garantör devreye girmektedir. Burada aynı kefalette olduğu gibi üçlü ilişki söz konusu olup asıl borçlu garanti veren ve garanti alan arasında sözleşme gerçekleşmektedir. Bu türde amaç alacağı temin altına almaktır.
  2. Saf garanti sözleşmelerinde ise amaç kişiyi belli bir hareket tarzına sevk ve teşvik etmektir. Burada garanti edilen risk ise arzu edilen sonucun elde edilememesidir. Saf garanti sözleşmelerinde kefalet benzeri garantide olduğu gibi ortada bir borç bulunmamakta, teminat altına alınan husus olması muhtemel bir riskten ibarettir.

Kefalet sözleşmeleri şekil şartları Türk Borçlar Kanunu’nda belirlenmişken (mevcut ve asıl bir borç olması, yazılı bir şekilde yapılması, eşin rızasının alınması)  garanti sözleşmelerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Ancak kefaletname benzeri garanti sözleşmesinde TBK 603’te düzenlenen kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler gerçek kişilerce kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır hükmü gereğince bu tür garanti sözleşmelerine de uygulanmaktadır. Ancak bu şekil şartları sadece gerçek kişiler yönünden geçerlidir.

Garanti sözleşmelerinde süre olarak bir düzenleme bulunmamaktadır ancak TBK 128/2’deki düzenleme gereğince belirli bir süre için yapılan üstlenmede sürenin bitimine kadar üstlenen edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması halinde üstlenenin sorumluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir.  Burada belirtilen süre zamanaşımı süresi olmayıp sınırı ortaya koyan süre niteliğinde, riskin o süre zarfında ortaya çıkması ve garantöre yapılacak başvurunun o sürede gerçekleşmesine yöneliktir.