MEŞRU MÜDAFAA
Meşru Müdafaa Nedir?
Meşru müdafaa, bireyin kendisine ya da bir başkasına ait haklara yönelmiş olan hukuka aykırı, ani ve gerçekleşmesi kesin bir saldırıya karşı, saldırıyı bertaraf etmek amacıyla ve orantılı biçimde yapılan savunmadır. Bu savunma, saldırının yarattığı tehlikeyi ortadan kaldırmak için zorunlu olarak yapılır ve failin eylemi, hukuk düzeni tarafından haklı görülen bir davranış olarak kabul edilir.
Bu bilgi notunda Meşru Müdafaa yasal dayanaklarla ele alınacaktır.
Meşru Müdafaa’nın Şartları:
Meşru müdafaa şartları, Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilmiş olup, bir kişinin kendisini veya başkalarını bir tehlikeden koruma amacıyla uyguladığı savunma eylemini düzenler. Meşru müdafaa, belli şartların bir arada bulunması halinde gerçekleşir. Ayrı ayrı hem saldırıya ilişkin hem de savunmaya ilişkin şartların bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar meşru müdafaada savunmaya dair şartlar ve saldırıya dair şartlar olarak ikiye bölünür.
Meşru Müdafaada Saldırıya Dair Şartlar; Saldırıya dair şartlar, tamamen karşı taraftan kaynaklanan ve saldırının ağırlığını bu çerçevede yapılacak savunmanın sınırlarını çizen şartlardır. Bu şartlar şunlardır:
- Meşru Savunma Hali İçin Bir Saldırı Bulunmalıdır
- Meşru Müdafaa İçin Haksız Bir Saldırı Bulunmalıdır
- Saldırı Meşru Müdafaa ile Korunabilecek Bir Hakka Yönelmeli
- Meşru Müdafaada Saldırı ile Savunma Eşzamanlı Olmalı
Meşru Müdafaada Savunmaya Dair Şartlar; Meşru müdafaa, hem saldırı açısından hem de müdafaa açısından uygulama yapılırken her fiil için ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken bir kurumdur. Savunmaya ilişkin koşullar, saldırıya ilişkin şartlarla aynı anda vücut bulmalıdır. Bu şartlar şunlardır:
- Meşru Müdafaa İçin Savunma Zorunlu Olmalıdır
- Meşru Savunma Saldırana Karşı Yapılmalıdır
- Meşru Müdafaada Saldırı ile Savunma Orantılı Olmalıdır
Meşru Müdafaa Ve Haksız Tahrikte Cezalandırma:
Eğer failin eylemi meşru müdafaa şartları içinde gerçekleşmişse, fail cezalandırılamaz. Ancak, failin eylemi meşru savunma sınırlarını aşmışsa ve bu aşım haksız bir tahrikin neden olduğu hiddet ve elemin etkisi altında gerçekleşmişse, bu durumda haksız tahrik hükümleri uygulanarak failin cezasında indirim yapılır.
Haksız tahrik, işlenen fiili hukuka uygun hale getirmez; yalnızca cezada indirim yapılmasını sağlar. Bu nedenle, haksız tahrik altında işlenen eylemler, tamamen hukuka uygun meşru müdafaa eylemleri gibi değerlendirilmez, fakat failin cezası hafifletilir.
Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması:
Sanık, kendisine veya üçüncü bir kişiye yönelik bir saldırı karşısında korku, telaş ve endişe içinde olabilir. Bu psikolojik durum, sanığın savunma eylemlerini yönlendirme yeteneğinde bir azalmaya neden olabilir.
Sanığın ruh halinin meşru savunma sınırlarını aşılıp aşmadığının belirlenmesinde büyük önem taşır. Eğer fail, sadece kin veya intikam duygusuyla hareket ederek saldırıya cevap verirse, bu durumda meşru savunma sınırlarının aşıldığından ziyade haksız tahrik hükümleri değerlendirilmelidir. Meşru müdafaa sınırlarının tamamının bir arada gerçekleşmesi halinde ise failin cezalandırılması söz konusu olmayabilir.
Meşru savunmada sınırın aşılması halinde ceza verilmemesi için gereken şartlar şunlardır:
- Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması,
- Meşru savunma yapabilmek için zorunlu olan saldırıya ilişkin şartların tümünün mevcut olması,
- Meşru savunmaya ilişkin koşullardan “ölçülülük ya da orantılılık” koşulunun, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,
- Meşru müdafaa sınırının aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir.
Sonuç Ve Önem:
Meşru müdafaa, bireylerin kendilerini veya başkalarını hukuka aykırı saldırılara karşı koruma hakkını ifade eder ve hukuk sistemlerinde temel bir savunma aracıdır. Kişilerin saldırı anında devletten yardım alamayacak durumda olmaları halinde, kendi haklarını koruyabilmeleri için tanınan bu hak, hem adaletin sağlanması hem de toplum düzeninin korunması açısından büyük önem taşır. Bu ilkenin varlığı, insanların kendilerini savunma güvencesine sahip olduğunu hissetmelerini sağlar ve keyfi şiddet eylemlerine karşı caydırıcı bir rol oynar. Ancak meşru müdafaa sınırlarının iyi anlaşılması, bu hakkın suistimal edilmemesi açısından son derece önemlidir. Aksi halde savunma sınırlarının aşılması, savunma değil saldırı olarak değerlendirilir ve cezai sorumluluk doğurabilir.